|
Eklenme Zamanı: 20.11.2007 00:14:13
Zamanın en iyi FPS oyunu şeklinde bir soru sorulsa şüphesiz her bir ağızdan çıkacak 2 kelime ortalığı sarsacaktır. Unreal Tournament. 10 yıl öncesine kadar uzanan bu efsane hepinizin bildiği gibi FPS tarihinde yeni bir çığır açmış ve insanlara bu türü sevdirmeyi başarmış en büyük etkendir. İlerlediği zamanlarda kendisini geliştirerek artık bir klasik haline gelmiş olan Unreal Tournament, serinin en yeni ve en gerçek dışı halkası "Unreal Tournament III" (2007)" ile bir defa daha oyun dünyasına imza atmaya hazırlanıyor.
FPS'NİN DÖNÜŞÜ
Epic Games, sayilı yapımları ile dünyaya kendisini duyurmayı başarmış yegâne oyun firmalarından biri şüphesiz. Öyle ki Gears Of War ile bunu kanıtlamay başardı (UT'den sonra elbette). Ayrıca keşfettikleri yepyeni fizik motoru olan efsanevi "Unreal Engine" ile oynadığımız çoğu oyuna katkıda bulunmuş ve ona olan hayranlığımızı birçok basamak ile arttırmıştır. Sizde farketmişsinizdir şu sıralar hangi oyuna el atsak nerdeyse hepsi Unreal fizik motoru kullanır durumda. Bu başarı neye borçludur bilinmez ama biz oyuncular bu benzersiz fizik motorunu gerçek sahibi ile beraber görmek için uzun bir süre bekledik. Ve nihayet Unreal Engine ait olduğu yerde, yani Unreal Tournament'ta.
Unreal Tournament III, yepyeni bir imaj ile önümüzde durmakta. O eski halini arar oluyoruz açıkçası. Fakat bu modern görünümden şikayet edecek birisi yoktur aramızda. Hemen standart ayarlarımızı yaptıktan sonra (Grafik, mutlaka ama mutlaka !) Campaign ile hikâye modumuza geçiyoruz.
Hikâye modunda Reaper adlı korkusuz bir askerin başından geçen olayları takip ediyoruz. Reaper, Necris adlı (Çoğu UT Fan'i bilir onları) bir ırk tarafından saldırıya uğrayan kolonisi için mücadele verirken olaylar tersine gider ve ekibi mağlubiyete uğrar. Elbette takımının başına gelen bu kaçınılmaz son Reaper'dan çok uzak değildir. Ağır yaralar ile savaşı kaybeden Reaper kız kardeşi Jester ve ekip arkadaşı Othello'nun onu bulması ile gözlerini bir defa daha açar. Artık intikamdan başka bir isteği olmayan Reaper, olayın sorumlu tek kişisi olan Akasha hakkında bilgiye sahip olduktan sonra yola koyulur. Diğer UT'lere göre daha farklı bir biçimde hazırlanmış konusu ile UT sizleri ara videolar ile keyiflendirme çabasında. Bu şekilde arcade ruhundan kurtulabiliyorsunuz. Hatırlarmısınız bilemiyorum fakat, UT III icin verilen ilk PS3 Gameplay videosu hepimizi çok heyecanlandırmıştı. Bunun sebebi yenilenmiş grafikleriydi elbette. Her yazımda olan standart oynanış, kontrol, yapay zekâ ve grafik sırasını şimdi bozuyor ve Unreal Engine'in güzellikleriyle sizleri baş başa bırakıyorum.
Gerçekdışı Bir Görsellik: Unreal Engine
İlk olarak sakın ola ki UT III'ü hafife almayın diyerek konuya girmek istiyorum. Orta bir sistemde keyifli anlar geçirtebilecek UT III'ü eğer full oynayabilirseniz öncelikle grafiklere hayran kalacak ardından ise "Bir dakika, Gears Of War mı oynuyorum ben yahu?" diyeceksiniz şüphesiz. Fakat bilgilendirmek amaçlı söylüyorum 1-2 farklılık dışında evet Gears Of War oynuyorsunuz. Unreal Tournament III, Gears Of War'in ödüllü stüdyolarında hazırlanmış bir yapım. Bu yüzden görsel benzerlikler kaçınılmaz durumda. Tüm optimizasyonlar nerdeyse aynı diyebilirim. Öncelikle "Video" menüsünden bahsedelim. Burada çok fazla seçenek çıkmıyor karşımıza. Hardware Physics, World Details ve Resolution (Çözünürlük) dışında kendi ayarları ile oynatıyor UT3 kendisini. Fakat bu ayarlar oyuna ciddi anlamda etki ediyor. Görüntü netliği ve detay için oynamanız gereken etmenleri oluşturuyorlar. Oyuna girip çevreyi incelediğinizde ise birçok ayrıntıya takılıyor gözler. Işıklandırmalar oldukça iyi tutturulmuş diyebilirim. Madde ve kişilere bakınca farklılık ortaya çıkıyor. Yine güneşli havalarda görüntünüz biraz daha koyulaşıyor ve birden sıcaklığı hissetmeniz söz konusu oluyor. Sürekli arenalarda dolanıp durduğunuz için aynı şeyleri görmekten artık her yeri ezberliyorsunuz. Eğer bu ezberlediğiniz yerlere biraz daha dikkatli bakarsanız en ufak gölgelendirme, çatlama detayına kadar tüm güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Patlamalarda ise görüş açısı iyice buğulanarak size değişik hisler veriyor. Ve çıkan efektler de hayran bırakıyor. Açıkçası çoğu kişi az optimizasyondan şikâyet edebilir. Bu konuda belki de biraz daha fazla şans sunulabilirdi demekten alamıyorum kendimi. Unreal Tournament III'ü oynarken kullandığım sistem, 1900x1200 çözünürlükte XFX Nvidia Geforce 8800 GTS 640MB, Intel Core 2 Quad Q6600 2.4 GHZ, 2.5 GB RAM idi. Bu yüzden grafiklerden ötürü bir problem yaşamadık. Sonucunda da aklımızda soru işaretleri kalmadı. Unreal Engine kendi içerisinde sınırları zorlamış durumda, bu kesin.
Yeni Bir Zaman, Yeni Bir Oyun, Yeni Bir Oynanış
Bu kısım muhtemelen çoğumuzun merak ettiği bir noktaydı UT III için. Meraklar neyse ki bocalamıyorlar. UT bizlere yepyeni seçenekler sunmakta. Yepyeni Arena ve Level'ler ile oyuna doyabilir yada efsanevi UT silahlarımızın yepyeni modellemeleri ile bol aksiyonlu anlar geçirebilirsiniz. Öncelikle arenalardan bahsedelim. Her biri yeteri kadar geniş ve sayı anlamında fazla durumda. Hava şartları da unutulmamış elbette. Bölümlerimizi sürekli yağmurlu,güneşli,kapalı v.b alanlarda geçiriyoruz. Ama hava şartları bir etkide bulunmuyor. Çoğu arenada o bölüme özel silah yada item bulma şansınız da var. Silah ve araç kullanımı ise oldukça iyi durumda. Silah konusunda geçmişin bilindik yüzleri yeni imajları ile karşımızda duruyorlar.Ayrıca listeye eklenmiş yeni silahlar oyuna ayrı bir renk katıyor. Araç sayısı ise fazla ve her türden şeklinde. Sadece onlarla savaştığınız bölümler bile mevcut. Kırmızı takımın lideri olduğumuz gibi rakip takim mavi rengi kullaniyor. Oyun modları ise 6 adet şeklinde çıkıyor karşımıza. Deatmatch, Team Deatmatch, Vehicle CTF, Capture The Flag, Conquest ve Duell. İlk 2 moda zaten çoğu oyunun Online seçeneklerinden aşinayız. Vehicle CTF, genelde daha doğrusu nerdeyse araçların birbirleri ile kapışmasından ibaret. Tank, Araba, Board gibi Necris ve insan ırkına ait birçok araci test etme imkânı bulmanız söz konusu. Capture The Flag ise rakibin bölgesinden bayrak çalıp kendi bölgenize götürmeniz gereken hız ve silahlara dayalı bir mod. Karışık değil gördüğünüz gibi. Conquest modu ise oyundaki en eğlenceli anları yaşayacağınız bölümlerden birisi. Kısaca anlatmak gerekirse, her iki takımın kendilerine ait birer güç kaynakları var. Bu güç kaynaklarının savunmasiz kalıp yok edilebilmeleri için herhangi bir takımın haritada bulunan diğer ufak güç kaynaklarını ele geçirmeleri gerekiyor. Yani tüm ufak güç kaynakları kırmızı olursa rakibin enerji kaynağına saldırıda bulunabiliyorsunuz. Seçeceğiniz zorluğa göre zamanı artan bu mod hem uğraştırıyor, hem de eğlendiriyor. Duell ise hikâye modundaki bire bir Boss savaşlarını konu alıyor. Teke tek mücadele verdiğiniz bu bölümlerde ihtiyacınız olan tek şey yüksek öldürme sayıları. Bu modların her biri hikâye modunda sırası ile karşınıza çıkarken isterseniz ana menüden Instant Action seçeneğine atlıyarak kendi kuracağınız harita ve özellikler ile arcade bir biçimde oynayabiliyorsunuz. Oyuncuda bırakılan tat klasik Unreal Tournament'ten baska birşey değil. Multiplayer bölümlerinde de aynı seçenekler size eşlik ediyor. Fakat belirtmekte yarar var, UT III bir "Games For Windows" kampanya üyesi olmadığından save'lerinizin ve kişisel ayarlarınızın sabitliği için bir Live üyeliği istemiyor (bknz. Gears Of War). Yapmanız gereken tek şey online ya da offline bir profil ayarlamak. İsim, e-posta ve şifre şeklinde oldukça kısa bir işlemden oluşuyor.
Silah listemiz ise aşırı fazlalık göstermemekle birlikte eski dostları bizlere yeniden kavuşturuyor. Tüm özellik ve kullanışları aynı olan silahlarımızın tek farkları animasyonları ile göz kamaştırıcı olmaları.
Avril: Anti-Vehicle Rocket Launcher. Mouse'un sağ tusu ile laser gücünü devreye sokup hedeflere kilitlenebiliyorusunuz. Tanklar için oldukca kullanışlı. Her atıştan sonra yeniden doldurulması zorluyor.
Enforcer: Yarı otomatik tabanca. Mouse'un sağ tuşu ile 3'erli atış yapabilirsiniz. Hitleriniz arttıkça silahı yan kullanarak görsel sölen fırsatı yakalamanız söz konusu. Etkisiz ama kullanılması zevkli silahlardan biri.
Link Gun: Oyundaki favori silahlardan biri. Oldukça kullanışlı. Araç ve enerji kaynaklarını tamir etmeye yarayan Link Gun, seri ve lazer atışları ile de rakibe ciddi zarar verebiliyor. Tasarımı en orijinal silahlardan biri.
Rocker Launcher: Onun ne olduğunu ve ne ise yaradığını çok iyi biliyorsunuz. Yepyeni tasarımı ile göz kamaştıran eski dostumuz tek atışları bir kenara Mouse'un ikinci tusu ile üçlü rocket saldırıları düzenleyebiliyor. Oldukça etkili, tabi hedefi tutturabilirseniz.
Translocator: Yüksek teknoloji mayın döşeme silahı diyebiliriz. Bir mayın patlayana dek ikinciyi atmama gibi sinir edici bir huyu var. İstediğiniz yere fırlatıp 10 saniyede kurulumunun bitmesini bekliyorsunuz. Zaman kaybı için birebir, şans eseri patladığında yıkıcı bir silah.
Flak Cannon: Acımasız, güçlü, yenilmez. Modern Shotgun diyebileceğimiz Flak Cannon, 2 farklı özelliği ile heyecan dolu anlar yaşatıyor. Seri atışlar yapabilirken Mouse'un ikinci tuşu ile patlayıcı firlatabiliyor. Eğer isabet ettirebilirseniz MegaKill ve ötesi sizi bekliyor.
BioRifle: Seri atışları ve yavaş öldüren özelliği ile bol bol kullabileceğiniz bir silah. Düşmana biyolojik bir madde püskürtüyor. Oldukça etkili. Mouse'un sağ tuşu ile içindeki enerjiyi toplayıp güçlü bir atış yapabiliyor.
Plasma Rifle: Onu unutanlarınız olmuş mudur bilmiyorum fakat kendisi yepyeni görünümü ile göz kamaştırarak geri döndü. Plazma atışları ile modern sniper diyebileceğimiz Plasma Rifle, Mouse'un sağ tuşu ile enerji topu fırlatabiliyor. Çıkan enerji topları vuruldukları an patlayabiliyor.
Sniper Rifle: UT denilince akla gelen efsanevi "HeadShot" için oldukça kullanışlı bir silah. Zoom yap, hedefe kilitlen ve ateş et. Çok basit, çok kullanışlı.
Minigun: Hızlı ve acil bir son için şüphesiz ilk tercihiniz olacaktır. Tasarımı ve etkisi ile büyüleyen Minigun, Mouse'un ikinci tuşu ile daha sert ve tek atışlar yaparak düşman için kesin çözüm öneriyor. Biz de GB ailesi olarak her arena'ya lazım bu silah diyoruz.
Yukarıda saydığım ölümcül aletler karşımıza ana silahlarımız olarak çıkıyor. Elbette önceden söylediğim gibi bazı arenalar kendilerine has silahlar da barındırıyorlar. Araçlar ise yine bol ve çok hasar verme özelliklerine sahipler. Özellikle UT 2003 ile popülerliği artan bu özellik UT III sayesinde sınırları zorlamış durumda.
Goliath: High-Tech. Tank. 2 kişilik bir araç. Oldukça etkili. Daha doğrusu kökten çözüm için birebir. Hızı oldukça az bu yüzden istenilen noktaya ulaşmak için sabır gerekiyor.
SPMA: Kullanımı Plasma Rifle ile aynı noktaya varan bir araç. Özelliği plazma atışları yapmak. Oldukça yavaş fakat etkili. Shock Cannon kullanmak böylece büyük bir zevk veriyor.
Leviathan: Silahsız bir yanı olmayan bir ölüm makinesi. Her türlü gücü ve hızı barındıran bol bol kullanacağınız bir araç. Patlayıcı ve Shock Cannon ortalığı dağıtmanıza yetiyor.
Manta: Hızlı, güçlü. yere yakın mesafede uçabildiğiniz Manta ile büyük zorluklardan hafif bir biçimde kurtulacaksınız. Onun çevikliğine yetisebilen başka bir araç yok. Silahları oldukça seri. Fakat hemen hasar aldığı için rocket launcher ve tanklardan korkması gereken bir araç.
DarkWalker: Oyunda bolca karşılaşacağınız, neredeyse durdurulamaz bir Necris aracı. Yaratığı andıran tasarımı ile tek bir atışta her türlü düşmani yıkabilen bu benzersiz araç, sadece belirli dönemlerde çıkıyor karşımıza. Eğer Hard modunda karşınıza bir DarkWalker çıkarsa size olan tavsiyem, kaçın!!
Fury: Lav silahları ile donanmış sıcacık anlar geçirmenizi sağlayacak çok hoş bir araç. Devasa boyutu ile DarkWalker'ı aratmadığı gibi, uçabilme özelliğine sahip. Hasar alma derdi olmadığı gibi hava durumuna ciddi katkıları olan cici bir alet. Hard seçeneği için olan tavsiyem Fury'de yine kendisini gösteriyor.
Scavenger: Silah yerine kendisini kullanan çok hızlı ve güçlü araçlardan biri. Ayrıca yüksek yerlere ulaşması onun en büyük avantajı.
Nemesis: Necris ırkına ait bir tank. Cannon ve seri silahları ile az hızda çok yıkım yapabilen bir canavar.
HowerBoard: Tamamen hıza dayalı bir araç. Silah içermiyor. Görevi sizi istediğiniz noktaya çabuk ulaştırmak. Yol esnasında bir sniper ile inme şansınız da bulunmuyor değil.
Yine silah konusunda olduğu gibi araç listesi de bulunduğunuz bölgeye göre değişebiliyor. Örneğin kullandığınız standart arabalar dört bir yana savrulmuş durumda. Ama pistol ile hemencecik parçalanan bu araçları eklemeye gerek duymadım doğal olarak.
Hey, Bana mı Seslendin!
Unreal Tournament III elbette bir takım oyunu. Oyun boyunca takım arkadaşlarınız ile iletişimde oluyorsunuz. Açıkçası gereğinden çok konuşuyorlar bile diyebilirim. Bayrak kapmaca bölümlerinde rakibin bayrağını alınca sırtınızı kollamak maksadıyla arkanıza geçen ve rakibe şans tanımayan bu dostlarınızın sayısı siz oyunda ilerledikçe artıyor. Böylece yeni karakterler ve yeni konuşmalar ile karşılaşıyorsunuz. Savaş esnasında ise oldukça işe yarıyorlar. Çoğu bölümü tek başlarına kazandıkları bile olabiliyor. Oyun arcade havasında geçtiği için özel konuşmalar yok. Sadece konu ilerletme maksatlı giren çok detaylı hazırlanmış sinematiklerde onları daha yakın tanıyabiliyoruz. Düşmanlarımızın sesleri çok çıkmasa da sonlara yaklaşınca birkaç kelime ediyorlar. Fakat genelde bağırmaktan yanalar. Unreal Tournament'ın unutulmaz özelliklerinden biri olan sıfat kazanma ve kill comboları yine UT III ile karşımızdalar. Double Kill, Multi Kill, Mega Kill vs. şeklinde çıkan hit öldürmeleriniz yeni sıfatlar ile devam ediyorlar. Bunlar da bölüm sonu puanlarınızı etkiliyor. Ama puanlar extra bir iş için kullanılmıyoır. Sadece rekabet amaçlı anlayacağınız.
Yapay zeka ise ciddi anlamda seçtiğiniz zorluğa göre değişiyor. Easy, Normal, Hard, Expert vb. şeklinde sıralanan zorluk seviyelerinde ilk olarak Expert'i seçtim elbette başıma gelecekleri tahmin etmeyerek. Ve karşılaştığım manzara içler acısıydı. Yine bazı hataları olsa da damage sistemi artıyordu. Bu yüzden kendinize güveniniz varsa ve ben zor bir oyuncuyum derseniz Hard seçeneği en iyi çözüm olacaktır. Ne eksik ne fazla. Neyse ki karakterler ilginç ve garipsenecek davranışlarda bulunmuyorlar. Sonuçta aşırı hız ile yerimizde duramadan oynadımığız bir oyunda siper alma ve strateji yapma gibi özelliklerin rakiplere sunulmamış olmasi gayet normal.
Ses ise müzik ve efekt şeklinde bahsedilecek durumda. Konuşmalar kısa ve gereksiz olduğu için dikkat çekmiyor. Fakat aşırı hızda ilerlediğiniz bol aksiyonlu anlarda silah sesleri ile müzikler birleşince adeta kaptırıyorsunuz kendinizi. Unreal Tournament her zamanki gibi hızlı tekno müziklerden bir arşiv yapmış durumda. Oyundaki karakter hızı ile iyi birleşen müzikler sizleri soluk soluğa bırakıyor. Her silahın kendisine ait bir ses efekti var elbette. Hepsi iyi hazırlanmış durumda. 5.1 Dolby ile kulaklara şenlik (kulaklara şenlik??) dakikalar sizleri bekliyor.
SON SÖZ
Bekledik. Bekledik. Bekledik. Fakat Unreal Tournament III'ün bu bekleyişe dediğini görmek oldukça sevindirici oldu bizler için. Açıkçası şu sıralar hızlı ve soluk soluğa bir FPS arayan bize ilaç gibi geldi diyebiliriz. Az optimizasyonlu olması ile beraber getirdiği yeni oynanabilirlik ve seçenekleri ile bizi iki arada bir derede bıraksa da, Unreal Tournament kesinlikle benzersiz bir yapım. Eğer Kasım ayı ve getirdiği oyun fırtınasından zevk alıyorsanız, eski bir UT fanı iseniz ve gerçek dışı bir oynanışa şahit olma gibi bir merakınız varsa Unreal Tournament 3 sizler için benzersiz bir şans.
|
